6 Mayıs 2014 Salı

cemile/sultanmurat-cengiz aytmatov

Bu kitapta yazarın iki ayrı hikayesi var ve ben ikisini ayrı ayrı eleştireceğim.
Önceki Aytmatov eleştirimde yazarı ne kadar beğendiğimi yazmıştım.Burada aynı şeyleri tekrar etmemeye çalışacağım :)
Kitap, Türk dili hocamız tarafından sınavda sorulmak için dönemin başında verildi.Ama bunu demek istemesem de zamanımız az olduğu için "Cemile"yi-oradan sorulacaktı- yarım okul gününde bitirmek zorunda kaldım.

-ayracımı da kendim yaptım :)


Hikaye 2.Dünya Savaşı zamanında geride kalanlar yanı kadınların, çocukların, yaşlı ve gazilerin olduğu bir Türk köyünde geçmektedir.Cemile kocası savaşa gitmiş, delidplu genç bir kadındır.Savaş şartlarında cepheye buğday taşıma işine girer.Danyar, Cemile ile aynı işte çalışan, biraz gizemli bir gazidir.Savaş meydanına bacağını feda etmiş ve topal kalmıştır.
Hikayede bir çocuğun gözünden aşkın masumiyeti anlatılıyor.Bence de aşka en çok masumiyet yakışıyor.
Az konuşma,çok anlatım ile biraz sıksa da güzel bir hikaye.





Gelelim Sultanmurat'a... Daha çocukken ailesinin ve kolhozun yükünü sırtlayan Sultanmurat, Cemile'ye göre daha hareketli bir öykü.Sultanmurat'ta da aşk var ama Cemile kadar yoğun değil.
Genel olarak hikaye sorumluluklarını yerine getirmek için çabalayan büyük bir adam ve babasının savaştan dönmesini bekleyen küçük bir çocuktan oluşuyor.Ve bu iki karakter Sultanmurat'ta vücut buluyor.
Açıkcası bende meraktan hikayenin sonunu zor ettim.Mırzagül ile kavuşacak mı?Babası dönecek mi? Kolhozun işini halledebilecek mi?Kafamda hep bu sorular vardı..
lakin sonunu çok tatmin edici bulmasam da klasik bir Cengiz Aytmatov kapanışıydı.




Benim puanım bu iki güzel hikayeye 10 üzerinden 8 (çünkü sonları pek doyurucu değildi.)
_dr.coffee'den sevgilerle



Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

her kelime benim için değerli..